Rüya’nın 2013’ten beri Bozcaada’nın karşısında, Geyikli’de yazlığı var. O zamandan beri ada, cazibesi katlanarak artan bir yaz turizmi merkezi haline geldi. Çanakkale’de yazlık mı, orada denize giriliyor muydu? ile başlayan bu serüven, bir yaz sezonunda 10-15 tanıdığın Bozcaada’da olduğunu instagramdan görme ve hatta tanıdıklarla adada beklenmedik karşılaşmalarla devam etti. Bu durum iyi mi kötü mü tartışılır, ama biz lafı uzatmadan ada ile ilgili bildiklerimizi ve naçizane önerilerimizi paylaşmaya başlayalım.
Bozcaada’ya nasıl gidilir?
Bozcaada, İstanbul’dan gelenler için Çanakkale’nin öteki tarafında kalıyor. Eğer arabayla seyahat ediyorsanız, karşı karaya geçmek için birden çok seçeneğiniz var. Anadolu yakasındaysanız Osmangazi Köprüsü’nü tercih edebilirsiniz. Bununla birlikte biz Anadolu’da olmamıza rağmen köprü trafiğine kalmayacağımız saatlerde yola çıkmaya özen göstererek Tekirdağ tarafından gidip feribotla karşıya geçmeyi tercih ediyoruz. Feribot için de birden fazla seçeneğiniz var. Gelibolu, Eceabat veya Kilitbahir’den karşı kıyıya geçebiliyorsunuz. Neye göre karar vereceğiz derseniz, geçiş noktalarına yaklaştıkça feribot kalkış saatlerine bakarak hareket edebilirsiniz. Bunun için sizi şöyle alalım:
Biz genelde Kilitbahir’den geçiyoruz, burası kamyon gibi büyük araçların geçmediği, genelde bekleme süresi diğerlerinden daha kısa olduğu için tercih ettiğimiz daha küçük çaplı bir feribot durağı diyebiliriz. Aynı zamanda Eceabat’a yakınlığı nedeniyle durumu kolaçan edip seçiminizi ona göre yapma şansınız var. Böyle diyoruz ama, zaten yoğun bir dönemde gidiyorsanız ve bir tarafta efsane bir sıra varsa elbet ötekinde de olacaktır, o sıra illa ki bekleniyor. Yine de Kilitbahir’in bir tık daha rahat olabileceğini düşünüyoruz. Gestaş’a ait bu feribot rotalarını sık kullanacaklar gestaş araba kart çıkarabilirler, ciddi indirimler oluyor. Ama bir kere Bozcaada’ya gitmek için tabii ki gerek yok. Karşıya geçtikten sonra Geyikli’ye geliyorsunuz. Burası Ata Demirer’in Eyvah Eyvah serisinden bildiğiniz küçük kasaba. Merkezde Geyikli’nin yerlisi yaşıyor, sahil şeridinde yazlıkçı tayfa var. Burada hareketli bir hayat kesinlikle yok, emekli hayatının huzurunu kaçırabilecek tek şeyin rüzgar ve gece okey oynayarak gürültü yapan komşular olduğunu düşünebilirsiniz. Bozcaada’ya burada bulunan Geyikli Yeni İskele’den geçiş yapıyorsunuz. Yeni İskele denmesinin sebebi eskiden Bozcaada feribotlarının Geyikli-Dalyan Köyü arasında bulunan Odunluk İskelesi’nden (Eski İskele) kalkıyor olması.
Genelde bu feribotlar ortalama saatte bir kalkıyor, kalkış saatleri mevsimden mevsime değişiklik gösteriyor. Programı ve ücretleri yine yukarıdaki linkten gestaş’ın sitesinden kontrol edebilirsiniz. Burada öğrenci indiriminden faydalanmak istiyorsanız Çanakkale merkezden Gestaş öğrenci kartı çıkarmak zorundasınız, başka hiçbir belge kabul edilmiyor. Yani bir kere adaya gitmek için pek tavsiye etmiyoruz, ancak sık sık geçecekseniz uğraşmanız makul olabilir.
Bozcaada’ya ne zaman gidilir?
Bu kısma Bozcaada’ya ne zaman gidilmez de diyebilirdik. Bizce Bozcaada’ya bayramlarda, resmi tatillerde, yani kısaca turistik etkinliğin tavan yaptığı dönemlerde gidilmez. Ada gerçekten küçük ve o kalabalık üzerindeyken adadan alacağınız optimum tadı almak bizce mümkün değil. Özellikle arabayla geçmeyi düşünüyorsanız saatlerce sıra beklemeyi ve adada park yeri bulamamayı göze almanız gerekiyor. Bu tarz durumlar için adanın rezervasyon sistemini inceleyebilirsiniz. Kalabalık dönemlerde, özellikle dönüş feribotlarında araba için yerinizi önceden ayırtmanız kesinlikle şart yoksa tatiliniz gerçek anlamda eziyete dönüşebilir.
2021 güncellemesi: Gerçekten bayram tatilinde adaya gelmek yerine ömür boyu adayı görmemeyi bile tercih edebilirsiniz, sevmek için polyanna olmanız gerekmekte.
Benim (Rüya) şahsi fikrim, adanın en keyifli döneminin eylülün ilk yarısı olduğu yönünde. Hem çılgın kalabalık biraz çekilmiş oluyor, hem şansınız yaver giderse rüzgar azalabiliyor, hem deeeee bağ bozumu vakti! Ada sokaklarını şarap kokuları eşliğinde gezebilirsiniz. Tabii hava biraz serinliyor, ben güney Ege/Akdeniz çocuğuyum diyorsanız Temmuz&Ağustos daha size göre. Ama zaten Kuzey Ege’den şaşmam diyorsanız sizi sarsmayacaktır. Ama ne zaman gelirseniz gelin, mutlaka ama mutlaka geceleri sahilde üşümemek için üzerinize sıcak tutan bir şeyler alın, burası Fethiye değil!
Suyun sıcaklığı (daha doğrusu soğukluğu) hakkında endişeleri olanlar için şunu belirtmek istiyoruz, haziranda da temmuzda da eylülde de gitseniz, Bozcaada’nın suyu hep soğuk. Çok nadiren rüzgarın yönü değişir, akıntı ve dalga her zamankine ters yönden gelirse su ısınıyor. Ama bu zamanlarda da bizce adanın hiç tadı olmuyor. Adanın denizinin her zaman düz olmasının sebebi rüzgarın hep karadan denize doğru esmesi. Ayazma’ya gelip de tam tersi bir durumla karşılaşırsanız çok şanssız sayılırsınız (Ender’in ilk gelişi buna rastlamıştı ve bizce dedim ama aslında Ender sevmişti suyun ısınmasını eheh), çünkü gerçekten çok nadir gerçekleşiyor. Onun dışında bazı günler birazcık daha ılık veya birazcık soğuk olabilir tabii sizin şansınıza ama hepsine buz gibi diyeceğinize eminiz.
Bozcaada’ya araba ile gitmek/yaya gitmek?
Her ikisinin de kendine göre avantajları/dezavantajları var. Arabasız giderseniz denize ve günbatımına (Polente rüzgar gülleri) minibüslerle gitmek zorundasınız. Bu durum özgürlüğünüzü kısıtlayacaktır. Adadaki bütün koylara minibüsle ulaşım yok. Bugüne kadar Polente’ye hiç minibüsle çıkmadığımız için o konuda bir şey diyemeyeceğiz. Ama koylar için, minibüsler genelde Ayazma’ya gidiyor, bu araçlara binip Ayazma’nın biraz gerisinde bulunan Sulubahçe veya Habbele plajlarına yakın noktalarda inebilirsiniz. Bir de Akvaryum Koyu’na giden minibüsler var. Onun dışında adayı koy koy gezmeniz pek mümkün olmaz. Minibüsler feribottan inip adanın merkezine doğru yürürken sağda göreceğiniz duraktan kalkar ve tek biniş ücreti 6 tl. Eğer adanın merkezini gezeceğim, denize de popüler plajlarda gireceğim derseniz araba ile geçmenin sizin için herhangi bir artısı olmayacaktır. Hatta bizce hem adaya hem kendinize kötülük yapmış olursunuz.
Araba ile giderseniz adayı adım adım keşfetme şansınız oluyor. Özellikle deniz düşkünüyseniz ve farklı yerleri keşfetmek sizin için önemliyse bir gün arabayla çıkıp o koy senin bu koy benim gezebilirsiniz. Ama şunu belirtmekte fayda var, Ayazma dışında gideceğiniz çoğu koy bakirdir, etrafında herhangi bir tesis bulunmaz, duş tuvalet vs. de tabii olmayacaktır. Bu tarz bir gezi planladığınızda rotanın sonuna Ayazma’yı ekleyip ihtiyaçlarınızı burada halledebilirsiniz. Arabanın bir artısı da yanınızda sandalye, şemsiye, yiyecek, içecek taşıyabilmeniz olacaktır. Sadece Ayazma’ya bile gidecek olsanız kalabalık dönemde öğle saatleri şezlong şemsiye bulmanız zor olabilir. Bunun dışında günbatımını izlemeye Polente’ye çıkacaksanız yanınızda sandalyeler ve atıştırmalıklar bulundurmanız keyfinize keyif katacaktır. Tabii arabanın dezavantajları da var. Feribotta sıra bekleyebilirsiniz, adada park yeri bulamayabilir, uzaklara park edip yaya gelseniz yürüyeceğinizden daha uzun mesafeler yürümek zorunda kalabilirsiniz. Ayrıca adada her kapanlardan dolayı istediğiniz yola arabanızla giremezsiniz, yanlış bir yola girdiniz mi çıkmanız da biraz zor olabilir. Ücret olarak düşünürseniz de ancak kalabalık gittiğinizde araba ile gitmek daha avantajlı hale gelebiliyor. Yine de çok cüzi bir fark olacaktır. Bütün faktörlerin ışığında karar sizin.
Bozcaada’da nerede kalınır?
Açıkçası biz Bozcaada’da hiç kalmadık. Geyikli’de kalacak yerimiz olduğu için hep günübirlik Geyikli’den gidip geliyoruz, ama özellikle kalacak yer hakkında sorular aldığımız için onu da araştırıp yazmak istedik. Aslında Bozcaada’da tatil yapacaksanız konaklama seçeneğiniz çok fazla. Bozcaada’da bir pansiyon ya da airbnb’de kalabilirsiniz ya da Geyikli-Dalyan Köyü civarlarında bir pansiyonda kalabilirsiniz. Geyikli’den sık sık ve makul bir fiyata feribot iskelesine dolmuşlar var. Gerisini zaten yukarıda anlatmıştık. Ama Geyikli’de kalmanın en en büyük dezavantajı akşam feribotlar bitmeden geriye dönmek zorundasınız. O yüzden eğer çok uzun bir tatil yapmayacaksanız bizim tavsiyemiz biraz paraya kıyıp Bozcaada’da kalmanız. Bozcaada’da da kalacak yer bilmiyoruz dediğimiz gibi ama sizler için araştırıp 3 yer önermek istedik. Yani biz kalacak olsak şurda kalabilirdik dediğimiz 3 yer. Bunu da 1 airbnb 1 pansiyon 1 de kamp alanı olacak şekilde yapmaya karar verdik. Bir kere daha altını çizelim, bu yerler çok kötü de çıkabilir, herhangi bir deneyimimiz yok, sorumluluk kabul etmiyoruz 🙂
Pansiyon olarak aşağıdaki linktekini beğendik bayağı.
https://www.trivago.com.tr?cpt2=2200556%2F100&sharedcid=2200556&tab=gallery
Airbnb’de ise burası çok çok hoş görünüyor.
https://www.airbnb.com.tr/rooms/12974802?source_impression_id=p3_1566994590_7FhkwUkH89WSLnv1
Son olarak bir de kamp alanı önereceğiz. Eğer ki pansiyondu, evdi bizim konaklama tarzımıza çok uymuyor diyorsanız da Bozcaada Camping’i tercih edebilirsiniz. Adada bireysel kamp yapmanın yasak olduğunu da belirtelim. Yani kamp alanı dışında alır çadırımı giderim diye düşünürseniz başınızı ağrıtabilirler. Bu kuralın çok da işlemediğini duysak da belli mi olur, biz uyaralım. Burada kalırsanız koylar kısmında bahsedeceğimiz Sulubahçe’nin biraz arkasında kalmış olacaksınız, dolayısıyla Sulubahçe, Habbele ve Ayazma olmak üzere 3 plaja da yakın olacaksınız.
Konaklama ile ilgili ekstra birkaç fikrimizi de söyleyerek kapatalım:
- Arabasız geldiyseniz adanın merkezinde konaklamanız akşamki yaşantınız için çok büyük kolaylık olacaktır. Adanın iç kesimlerinde birçok otel ve bağ evi tarzı konaklama seçenekleri var. Buralara ulaşımı arabasız çok rahat sağlayamayabilirsiniz. Lüks oteller belki bir şekilde yardımcı oluyordur orasını bilemeyiz ama en azından airbnb evi falan tutacak olursanız bunları da göz önünde bulundurun.
- Arabasız gelmediyseniz bile adanın merkezi çok tatlı ya, neden orada konaklamıyorsunuz ki adgfsgadh
- Geyikli’de kalmayı tercih ederseniz de, Geyikli feribot iskelesinden Dalyan Köyü’ne kadar uzanan sahil şeridi üzerinde pek çok pansiyon/küçük otel mevcut. Buralara bakabilirsiniz. Bozcaada’nın karşısı diye tanımladığımız Geyikli/Dalyan/Ezine bölgesi ile ilgili kapsamlı bir yazıyı artık bu yaz bittiği için gelecek sene yaza yazmayı düşünüyoruz (Ehehe yazdık).
Bozcaada’da nerede denize girilir?
Ayazma
Adaya gelip Ayazma’da denize girmeden dönmez herhalde kimse, yani dönmeyin. Popüler mopüler ama çoğu meşhur plajdan iyi durumda olduğunu düşünüyoruz. Ne beach mantığında cıstak cıstak müzikle kirlenmiş ne de şezlong şemsiye için inanılmaz fahiş fiyatlar istiyorlar (2021 güncellemesi: Artık istiyorlar; 2 şezlong + 1 şemsiye = 70). Buranın işletmesi belediye tarafında Bozcaada spor kulübüne verilmiş, edinilen gelir oraya gidiyor yani. Kalabalık ve popülerliğine rağmen tertemiz deniz. Birsürü de tesis var arkasında, denize karşı yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. En güzel zamanı günbatımına doğru oluyor, insanların çoğu gidiyor, o güzellikle baş başa kalıyorsunuz.
İsterseniz deniz bisikleti vs. kiralayabileceğiniz yerler de var. Ayrıca, minibüslerin kalktığı noktadan -özellikle günbatımında- çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz (Bozcaada’daydım fotoğrafı no. 1).
Sulubahçe
Burası Ayazmanın hemen ilerisinde, yürüyerek 3-4 dakikada geçebileceğiniz, Ayazma’nın kalabalık olduğu dönemlerde adeta bir kurtarıcı işlevi gören sahil. Burada isterseniz şemsiye şezlong kiralayabileceğiniz bir alan da var, ama sahilin daha büyük kısmı havlusunu atıp takılan insanlar için dokunulmamış halde duruyor. Bizce çok keyifli bir seçenek Sulubahçe. Plaj yeterince geniş, yeterince sakin ama yapayalnız kalmak da istemiyorsanız etrafınızda yeterince insan var. Ayazma’ya yakınlığı da yemek, içki, duş, soyunma kabini vs. gibi bütün ihtiyaçlarınızı karşılamanız açısından çok faydalı oluyor. Tek eksisi denizin biraz sığ olması ve geç derinleşmesi olabilir. Son olarak burası Bozcaada Camping’e çok yakın olduğu için kampçıların yoğun olarak tercih ettiği bir plaj, plajdaki genç nüfus fazlalığını da bizce bu durum açıklıyor.
Habbele
Adanın harika kumsallarından biri. Ayazma kadar kalabalık değil. Daha kendi halinde ve aynı derecede (hatta daha bile fazla) harika bir deniz istiyorsanız hiç düşünmeden buraya gidebilirsiniz. Hem kendi şemsiye şezlongunuzu getirebilir, hem de oranın işletmesinin şezlonglarından (2021: 2 şezlong + 1 şemsiye = 100) faydalanabilirsiniz.
Akvaryum
Akvaryum Koyu enfes bir yer. Küçücük doğal bir cep. Denizin dibi kum ve yosun karışık ama yosun öyle rahatsız edecek seviyede değil, ara ara karşınıza çıkıyor. Burası merkezden minibüsler gelmeden önce bile çok kalabalık olurdu, minibüslerden sonraki halini düşünemiyoruz, küçük olduğu için de kalabalığı bir Ayazma gibi kaldıramıyor bizce. Ama sadece siz ve deniz olsanız bu listedeki en güzel deniz bile olabilir. Yoğun dönemde yukarıdaki gibi çekilmez oluyor, sakinken deneyin.
Beylik
Beylik Koyu bizim için karaya saplanmış soğan gemisinin koyudur. Seneler önce buraya böyle bir soğan gemisi saplanmış, gemiyi terk etmişler, aylarca adanın her tarafına o kokunun yayıldığını anlatmıştı tekne turunun kaptanı, artık abartı mıdır bilemeyiz. Neyse o soğanlar orada çürümüş kalmış, 4 sene boyunca gemiye hiç bulaşan olmamış. En son 2018de gemiyi sökerek buradan kaldırmışlar. Ama zihnimizde burası hala bir batık hayaller koyu…
Tuzburnu
Burası bizce tek kelimeyle harika, ama havanın durgun olduğu günlerde. Diğer zamanlar rüzgar alıyor, deniz de dalgalı oluyor. Doğru zamanda giderseniz deniz dümdüz, tamamen kum ve su alabildiğine berrak! Tesis falan yok ama arabasıyla gelen insanlar oluyor. Yine de yukarıdakilere göre çok daha sakin tabii.
Poyraz Liman
Burası size ait bir deniz gibi, kimseler yok, tamamen doğayla baş başasınız. Yalnız deniz biraz sığ ve dibi temiz değil, yani deniz kestaneleri falan var, bu yüzden çok rahat yüzemiyorsunuz hep bir gitti gidecek ayak hissi. Deniz ayakkabınız yoksa pek önermiyoruz.
Tekne Turu
Tekne turu adada çok popüler değil. Bizce fena bir etkinlik değil. Bu şekilde arabayla da gidemeyeceğiniz bazı noktalarda denize girebiliyorsunuz. Ama mesela hepsi böyle değil, 5 yerde duruyorsa 3-4 tanesine falan zaten arabayla gidebiliyor oluyorsunuz. Beylik, Akvaryum ve Habbele’de durduğunu hatırlıyorum. Özel olarak -kara ulaşımı olmayan- mağara gibi bir yerde duruyor. Dar bir girişi var buradan yüzerek geçebiliyorsunuz, keyifli ve etkileyici buluyoruz deniz içi mağaralarını. Bir de tekneler buranın o meşhur rüzgarı sebebiyle çok nadir olarak adanın öteki tarafına dönebiliyorlar (biz buna hiç rastlamadık), siz gidebilirseniz yorumlarınızı bizimle paylaşırsanız çok seviniriz!
Bozcaada’da gezilecek yerler
Bozcaada Kalesi
Bozcaada manzarasını boydan boya izleme fırsatı sunan Bozcaada Kalesi’nin manzarasının yanında etkileyici bir tarihi de var. Bozcaada Kalesi yıllar boyunca bir çok kez el değiştirmiş. Adeta sevenleri arasında paylaşılamayan bir insan gibi. İlk kimin yaptığı ve ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Kale hakkında en eski bilgiler, Cenevizliler ve Venedikliler arasında bir çok savaşa sebep olduğunu gösteriyor. Hatta bu savaşlar esnasında da bir kere tamamen yıkılmış. Sonra Osmanlı burayı ele geçirip yeniden inşa ettirmiş. Bir süre burada yaşam sakin devam etmiş, fakat Venedikliler burayı tekrar ele geçirip tekrar yıkmış. Osmanlı üşenmemiş tekrar ele geçirip tekrar inşa etmiş. Bu sefer de son kez Birinci Dünya Savaşı esnasında Rusya ele geçirip yıkmış güzelim kaleyi. Yazıyı daha fazla lise tarih derslerine benzetmeden bitirelim burda. Hemen feribottan çıkınca yanınıza düşen bu kaleyi gezerseniz pişman olmazsınız diyip bir dahakine geçelim.
Ada Merkezi
Adanın merkezini 2-3 saatte rahat rahat gezersiniz, alışveriş çılgınlığı, fotoğraf aşkı, kahve keyfi falan bile dahil. Size bu konuda şöyle bir rehber sunabiliriz, feribottan inip dümdüz yürüdünüz ya, Çınaraltı’nın çınarını gördünüz, işte oradan sağı Rum mahallesi. Sol tarafta da bir pazar kurulmuş olur, reçeller kurutulmuş kekikler vs. satılır, oradan solu da Türk mahallesi. Bunlardan birine girin, sokak sokak gezin, sonra ötekine yollanın.
Bu noktada şiddetle tek tavsiyemiz, Rum tarafında en sona kadar gidip Salhane’den adaya bakmadan turu bitirmeyin. Burası bir bar, bazen denize karşı sahne kuruluyor, güzel konserler oluyor. Gittiğinizde illa ki oturup bir şey içmeniz gerekmiyor, şöyle bir ucuna kadar gidip fotoğraf çekebilirsiniz. Yine eskiden bu bar yokken o uçtaki iskeleden de denize girilirdi, şu an girilmiyor sanıyoruz, biz görmedik giren bir süredir.
Biz söylemesek de yaparsınız zaten de, ada ressamı Cemil Onay’ın göz kırpan kadın resmi var ya meşhur, o da işte Rum mahallesinde, fotoğraf sırasından anlarsınız agfgasd (Bozcaada’daydım fotosu no. 2)
2021 güncellemesi: Adanın sembolü haline gelen bu duvar resmi maalesef ressamı tarafından silindi. 🙁
Dükkanlar (Burası Rüya’nın en çok sevdiği ve kendini kaybettiği kısım)
Masal: İlk kedimizin adı da olduğu için ayrı bir sempatiyle yaklaştığımız bir dükkan. İçeride çok zevkli, sanatçı bir hanımın el yapımı ürünleri satılıyor. Taş boyamaları falan dehşet güzel. Bir de kedili ve Tenedoslu güzel Bozcaada t-shirtleri var. Önünde de fotoğraf çekmeyeni aforoz ediyorlar dönüşte feribotta, söyleyelim (Bozcaada’daydım fotosu no. 3)
Şarap Takıları, Aksesuarları: Yine Masal ile aynı sokakta. Bozcaada’dan sevdiklerime ne alayım diye düşünüyorsanız adresi burası. Şarap ile ilgili aklınıza gelen gelmeyen her türlü şey var. Şarap kadehli küpeler, kol düğmeleri, kıravatlar, şarap kadehi süsleri, ahşap şarap kadehleri. Çok uygun fiyatlı minik hediyelikler de, daha bir üst seviye çok klas hediyeler de bulabilirsiniz.
Kargabak: Burası Türk mahallesindeki favorimiz. Tabii eskiden su kabağı oyma ışıklandırma işleri şimdiki kadar yaygınlaşmamıştı, biz çok hayranlıkla bakıyorduk bunlara. Şimdi her yerde görüyoruz. Ama bu dükkanın sahiplerinin çok zevkli oldukları konusunda ciddi bir inancımız var, yani bu dükkandan alınan herhangi bir şeyi beğenmeme ihtimalimiz olacağını sanmıyoruz. Yapımı aslında kolay olan, ama tasarımından sadelik ve zerafet eden takılar da yapıyorlar. Normalde ay bunu ben de yaparım evde deyip almadığım çok olmuştur ama bunları cidden beğeniyorum (Rüya).
Bit: Farklı tasarımcıların ürünlerinin satıldığı, hem dekorasyon hem ürün yelpazesi açısından çok zevkli bir dükkan.
Şarap Fabrikaları
Belki Bozcaada’nın kendisinden bile daha meşhur olan Bozcaada şaraplarını yazmadan geçmeyelim istedik. Bozcaada’da bulunan Talay, Corvus ve Amadeus fabrikaları yaz boyunca turlar düzenliyor. Bu turlara katılıp hem fabrikaları görmek, hem şarabın yapım aşamalarını görmek ve en güzeli de tadım yapmak mümkün. Düzenli olarak düzenleniyor mu tarihleri ve saatleri nelerdir tam olarak bilmiyoruz ama eğer ki böyle bir tura katılma niyetiniz varsa bu markalarla iletişime geçip sorabilirsiniz.
Meryem Ana Kilisesi
Yapım tarihinin yine Venedikliler zamanına kadar uzandığı düşünülen kilise Rum mahallesinin tam ortasında bulunuyor. Çok görkemli bir kilise olmamasına rağmen, dört katlı kocaman bir çan kulesine sahip. Ayrıca diğer bir özelliği de adada ibadete açık tek kilise olması. Ancak gezmek isteyenlere çok çok önemli bir bilgi vermemiz gerek. Kilise sadece pazar sabah 8’de yapılan ayinde ziyarete açık. Onun dışında maalesef ki ziyaret yasak. 🙁
Ayazma Manastırı
Bu manastır da Meryem Ana Kilisesi gibi Ortodokslara ait bir manastırmış. Ama tarih olarak kiliseden daha eskiye dayandığı düşünülüyor. 1734 yılında yaptığı söyleniyor (Ne kadar doğrudur bilemiyoruz tabi). Ha ama manastır diyince o alışık olduğumuz büyük yapılar falan diye düşünmeyin, Rumlar şehir merkezine uzak olan kiliseleri manastır diye adlandırıyormuş. Zaten bu manastırı asıl güzelleştiren yemyeşil bir ortamda bulunması. Gerçekten çok rahatlatıcı bir ortamda oturup bir şeyler yiyip içmek istiyorsanız güzel olabilir. Adından da anlaşılacağı gibi Ayazma plajının birkaç yüz metre yukarısında bulunuyor, yani deniz manzaralı. Özel günlerde denk gelirseniz siz de ayinlere katılabiliyorsunuz. Mesela her yıl 26 Temmuz’da ilk üzüm hasatının kutlandığı Ayazma Panayırı epey eğlenceli geçiyor. Bir de geçtiğimiz senelerde gelenekselleşen Bozcaada caz festivali de burada yapılıyor, o zaman gelmek de ayrı bir güzel olabilir.
Bozcaada Müzesi
Her gezilecek yerde olduğu gibi Bozcaada’da da müze var tabi ki. Alışılagelmiş resmi ve biraz da soğuk müze imajından bayağı uzak bir müze. Küçük tatlı ve yapı itibariyle bir tarihi eseri andırıyor dışarıdan. Ayrıca UNESCO’dan “Yunan kültürünü aktarma ve iki halk arasındaki dostluğu pekiştirme” gerekçesiyle bir ödül de almış müze. İçerisinde eskiden burada yaşayan insanların evlerindeki eşyalar, esnafların kullandığı eşyalar, şarap fabrikalarından parçalar, denizcilikle ilgili objeler gibi bir sürü ilgi çekici şeyler var. Eğer Bozcaada’da vaktiniz fazlaysa ve deniz tatilinin yanında da bir şeyler yapmak istiyorsanız tavsiye edebileceğimiz bir yer.
Polente rüzgar gülleri
Buraya gün batımı için gelmenizi kesinlikle tavsiye ediyoruz. Burada güneş direkt denize batıyor. Harika fotoğraflar yakalayabilirsiniz. Şarabınızı ve atıştırmalığınızı yanınıza almanız, bir de katlanan sandalye veya piknik örtüsü tarzı bir şey götürmeniz şiddetle tavsiye edilir. Çok keyifli zaman geçireceksiniz.
Bozcaada’da yemek: nerede ne yenir?
Diyelim ki sabahtan adaya gittiniz, kahvaltı da henüz yapmadınız. Nereye gidebilir, ne yiyebilirsiniz?
Çınaraltı Kafe
Burası feribottan inip merkeze doğru yürüdüğünüzde meydanda zaten ilk karşılaşacağınız, gözünüze çarpacak yer. Büyük bir çınarın altında çay bahçesi tipi bir ortam. Biz burada oturmayı seviyoruz. Eskiden daha çok giderdik ama işletmecilerin biraz kaba tutumlarına şahit olduğumuz için artık çok da tercih etmiyoruz. Yine de adayı hissetmek için oturulacak güzel bir yer olduğunu düşünüyoruz. Kahvaltı tabağı tarzı şeyler denemedik. Patlıcan böreği ve sakızlı muhallebisi lezzetlidir. Bu arada lafı açılmışken, adada damla sakızlı ürünler meşhur, türk kahvesini de damla sakızlı denemenizi öneririz.
Çiçek Pastanesi
Bunun adada 3 farklı şubesi var. İkisi fırın tarzı, öteki de her şeyin bulunduğu pastane tarzı kafe. Burada hepsinden bahsedelim. Adada dondurma yiyeceksek biz burada (kafesinde) yemeyi tercih ediyoruz. Yaban mersini, yaban inciri ve lavanta gibi değişik lezzetler tadabilirsiniz. Lavantalı dondurma biraz temizlik malzemesi yiyormuş hissi verse de insan merakına karşı koyamayıp deniyor. Onun dışında dondurmaları genel olarak güzel. Bu arada bu sene (2019) bazı çeşitlerin badem sütüyle yapılan vegan versiyonlarını çıkarmışlar. Keçi sütüyle yapılanların topu 5 lira iken vegan alternatifleri 15 lira. Vegan dondurma bulmanın çok kolay olmayacağını düşünerek ilgilenenlere önermek istedik. Fırına geçmek gerekirse, ekmeklerinin de çok lezzetli olduğunu söyleyebiliriz. Günbatımına çıkarken buradan zeytinyağlı ekmeğinizi kapabilirsiniz, çok güzel oluyor. Fırın kısmında meşhur kurabiyeler de satılıyor; sakızlı, çikolatalı-hindistancevizli ve bademli kurabiyelerden alıp adada gezerken kendinizi şımartabilirsiniz. Bademlisi ve çikolatalısı çok az şekerli ve gerçekten başarılı. Eğer kahvaltı niyetiyle geldiyseniz, adanın sol tarafında bulunan pastaneye gitmeniz gerekiyor (fırın sağda, Rum mahallesinde). Kahvaltı tabağı diye bir şey yok hatırladığımız kadarıyla, ne istiyorsanız tek tek sipariş veriyorsunuz, öyle olunca haliyle birazcık pahalıya gelebiliyor. Peynir tabağında gelen peynirin azlığına şaşırıp karşılıklı gülmeye başlayınca garson bize kıyak geçip bol bol getirmişti. Bu iki sene önceydi, fiyatlar ve porsiyonlarla ilgili güncel bir yorum yapamıyoruz o yüzden.
Veli Dede
Çiçek Pastanesi’nden öyle kolay kolay şaşmayız ama Veli Dede’nin sakızlı kurabiyesi bizce daha güzel. İkisinden de birer tane alıp gurmelik yapabilirsiniz. 🙂
Rıhtım Kafe
Adanın merkezine hiç geçmeden feribotların sağında deniz kıyısında bulunan bir mekan burası. Deniz kenarına şezlonglar ve puflar atmışlar, kumsal yok kafanızda yanlış canlanmasın, merdivenle giriyorsunuz denize. Adada o kadar güzel sahil varken burayı ne yapalım diyebilirsiniz. Ben de 7 senede buradan sadece bir kere denize girdim. Ama aceleniz vs olduğunda veya serinlemek istediğinizde neden olmasın? Zaten girmeyecekseniz bile gündüz kahve, akşam şarap için güzel bir ortam bizce. Zengin bir kahve sunumları var. Acıbadem likörü ve çikolatalı puro eşliğinde geliyor kahveniz. Bir de biz eskiden buraya ucuz diye gelirdik, Çınaraltı’nda düz kahve fiyatına burada söylediklerimiz dahil gelirdi. Buna uyanmış olacaklar, bu sene düz kahve 10 lira iken bu sunumu 17’ye çıkarmışlar.
Rengigül Konukevi
Burası adından da anlaşılacağı üzere bir konukevi olmakla beraber, dışarıdan sadece kahvaltısına da gidebiliyorsunuz. Yalnız rezervasyon yaptırmanız gerekebilir, dikkat edin. Kahvaltısı reçelleriyle ünlü. Açık büfede bir masa dolusu çeşit çeşit reçel sunuyorlar. Reçel düşkünüyseniz delirirsiniz yani, öyle diyelim ve geçelim.
Bo’boz
Burası yeni açılmış, sandviç ve şarküteri üzerine tatlı mı tatlı minik bir dükkan. Peynir, kuru et, zeytinyağlı ekmek tarzında lezzetli atıştırmalıklardan oluşan günbatımı tabağı meşhur. İster öğlen denize inerken, ister akşamüstü günbatımına çıkarken burada sandviç/atıştırmalarınızı alabilirsiniz.
Ananas
Türk mahallesi tarafında minik tatlı kahveci. Çok tatlı da bir köpekleri var. Kahvaltı için serpme kahvaltı, omlet tarzı seçenekleri mevcut. Menüsü aşağıda:
Kahvaltınızı yaptınız, atıştırmalıkları da hallettik, peki öğle yemeğinde nereye gidebilirsiniz?
Güveç Lokantası
Bizce buraya gitmeyin. Konumu falan itibariyle ünlenmiş olduğunu düşünüyoruz. Yemekleri güzel değil, fiyatlar yüksek. En son gittiğimizde et yemeğinde etten çok yağ vardı. Belki bize denk gelmiştir falan derken internette de yorumların benzer olduğunu gördük.
Cafe at Lisa’s
Burası salaş bir İtalyan restoranı. Bizce keyifli bir ortamı var. Pizza denedik. Müthiş lezzetli bir pizza olduğunu söyleyemeyiz ama zaten çok da öyle bir beklentimiz yoktu. İnce hamur, düzgün, kötü olmayan bir pizzaydı. Beklentimizin altında kalmadı. Ama bir daha gidersek pizzası için değil ortamı için gideriz.
Köfteci Lütfü Usta
Adada karnınızı doyurabileceğiniz uygun fiyatlı ve orijinal bir seçenek. Mekan o kadar samimi ki, küçücük bir baraka gibi mutfağında köfte ekmeklerinizi hazırlayan Lütfü Amca müşteriler arasından birini kurban seçip gel sen de şu soğanları doğra diye mutfağa çağırabiliyor. Tabure ve küçük masalarda, bahçede oturuyorsunuz.
2021 Güncelleme: Lütfü Usta’yı bu sene kaybettik. 🙁
Trofi
Asmalı Meyhane’nin eski yerine açılmış (Asmalı bir arkaya geçmiş) pizza + burgercı. Vejetaryen pizza (55 tl) ve köfte (40 tl) denedik. Pizza fena değildi. Köfte Ezine’deki çok övdüğümüz Tetik Köfteye benziyordu. Ortamı güzel ama içki olmaması bizce en büyük dezavantajı.
Koreli
Burası Ayazma’da bizim favorimiz. İşletmeciler çok ilgili ve sempatikler. O kadar çok gittik, ne yersek yiyelim pişman olmadık. Sıcak ot tabağı, ada otları salatası, kiremitte keçi peyniri, kabak çiçeği dolması gibi meze ve ara sıcakları deneyebilirsiniz. Köftesi iyidir. Eğer mevsimiyse, sardalyalar yağlandıysa, asma yaprağında sardalya da kesinlikle tavsiye edilir.
Vahit’in Yeri
Burası da Ayazma’da. En tepede bulunduğu için manzara artısı var. Bir de çoook geniş bir menüsü var yani ne ararsanız var gibi bir durum. Buna rağmen mezeleri ve yiyeceklerin kalitesi gayet iyi, lezzetli. Akşam rakı için bile tercih edilebilir. Büyük bir mekan ve çok popüler olduğu için kalabalık oluyor. Buna rağmen servis hızının hiç düşmemesi de gerçekten takdir edilesi. Fiyatlar makul: İstavrit tava 50, bira 25 tl (2021 Temmuz).
Büber Adada Lokanta
Buraya açıkçası biz gitmedik, fırsatımız olmadı. O yüzden eklemek çok içime de sinmiyor ama, annem gitmiş aşırı beğenmiş, öve öve bitiremedi. Ev yemeği yapıyorlarmış. Hem etli hem zeytinyağlılar çok güzel görünüyormuş. Gidip denediğimizde burayı güncellemek üzere böyle bırakalım. Geldik en önemli meseleye, meyhane! Bir akşam ada mezeleri eşliğinde rakı içmeden Bozcaada’dan ayrılmak olmaz. Bizde bu konuda biraz müdavim mantığı olduğu için 7 senede bütün meyhaneleri deneyemedik maalesef, blogger olacağımızı bilseydık asgdfgasd. Sandal’a takılıp kaldık, buyrun öyleyse:
Sandal
Burası adanın en gözde meyhanelerinden. Kesinlikle ama kesinlikle günler öncesinden -yoğun zamanında ise haftalar öncesinden- yer ayırtmanız şart. Yalnız şöyle bir şansınız olabiliyor, adada kalanlar genelde 9-9buçuk gibi meyhaneye oturuyorlar, biz Geyikli’den gelenler o yüzden 7-9 arası yer bulabiliyoruz. Ama özellikle adada kalıyorsanız böyle yapmanızı hiç tavsiye etmiyoruz, aceleyle o işin keyfi çıkmıyor. Çok paranız yoksa balık yemeyin, baştan uyaralım, gereksiz pahalı. Biz balığı her yerde yeriz, burada tadabildiğimiz kadar meze deneyelim mantığıyla hareket ediyoruz. İçindeki malzemeleri saymakla bitiremedikleri Ege meze çok ünlü. Tatlı şeyler de olduğu için herkese hitap etmeyebiliyor. Bizden Rüya bayılırken Ender yüzüne bile bakmıyor. Tabii bayılan için bunlar hep avantaj. Onun dışında tek tek meze önerisi yapmayacağız, damak zevkinize göre seçersiniz.
Asmalı Meyhane
Hep ikinci tercihimiz olarak kalan bir meyhane oldu. Atmosferi çok hoş, önünden geçerken zaten fotoğraf çekilmeden geçmiyorsunuz. Çalışanlar çok nazik ve ilgililer. Mezeler de lezzetli. Kimin umurunda tabii ama Rüya patlıcanı burada sevmişti agdfadsg. Gerçekten patlıcan avukmasını deneyin bizce, enfes. Bir de yeşil elmalı yoğurtlu semizotu harika. Burada öğrenip evde de yapmaya başladık, fresh lezzetleri sevenlere duyrulur. Bu arada aynı mezeyi Sandal’da da yapmaya başlamışlar bu sene ama çok başarısızdı, yeşil elma sanıyoruz ki tabakta bir lokma falan vardı. Onu yiyecekseniz yeri burası.
Ada’m
Burası da Sandal ve Asmalı gibi sokakta oturmalık, ama üst katta terasları da var. Biz Bozcaada’da hep sokak tercih ediyoruz ama teras sevdalıları da olabilir tabii. Diğerlerine kıyasla bir tık daha ekonomik geliyor bize, bunun sebebi de sekizli meze seçeneği. Minik tabaklarda az az meze deneme fırsatınız oluyor. Little little into the middle’cılar burada mutlu olacaktır. Aklımızda kalan çok efsane bir tat olmamakla beraber lezzetli hatırlıyoruz burayı da.
Yakamoz
Burası Türk tarafında bir deniz kenarı meyhanesi. Buradaki meyhaneler bize daha lüks gibi geliyor. Rum tarafındaki sokak meyhanelerinin keyfini bulamıyoruz açıkçası. Ortam olarak yine de şahane olduğu su götürmez tabii, tercih meselesi. Onun dışında yemekler gayet güzel, servis iyi. 15-20 kişilik bir arkadaş buluşmasında bizi burada oldukça güzel ağırladılar. Daha ferah bir ortam isteyenler için ideal.
Son olarak, Bozcaada demek şarap demek olduğu için bu konuyu da önerisiz geçmeyelim. Hatta bombayı patlatalım gözüyle bakıyoruz buna, o yüzden sona kalması çok isabet oldu.
Bahar neolduğunubilirsinsen asfgasgd
Eskiden adada şarap satış noktalarında şarap tadımı olurmuş. Malum bu olay yasaklandı seneler önce, artık şarap almadan önce tadına bakma şansınız çoğu yerde yok. Çamlıbağ buna harika bir çözüm getirmiş. Satış noktasının yakınına bir bar açmış, orada şarabınızı tadıp yan taraftan da beğendiğinizi alabiliyorsunuz.
Tenedion Winehouse
Bizce adada yapabileceğiniz fiyat performans anlamında en iyi etkinlik burada şarap tatmak. 9 çeşit şarabı (kapıda böyle yazıyordu ama biz 10 olduğu konusunda ısrarcıyız) 30 liraya tadabiliyorsunuz. 2 beyaz, 1 rose, 7 de kırmızı (6 mı yoksa?). Şarap miktarı bizce hafif çakır keyif olmak için bile yeterli. Öyle ucundan koklatmıyorlar yani. Yanına peynir tabağı isterseniz o da 15 lira, gerçi tabak demek bizce pek doğru değil, küp küp peynir atıştırması, güzel bizce. Kızarmış ekmek küpleri de ikram ediliyor. Biraz ortamdan bahsetmek gerekirse; iç kısım bildiğiniz bar, orada da oturabiliyorsunuz, ama biz hep dışarıda oturduk, duvar kenarındaki yükseltilere minder atıyorlar, önünüze de bir küçük sehpa veriyorlar. Siz şarabınızı tattıkça içeri gidip bardan yenisini istiyorsunuz, self servis yani. Şarabınızı verirken size kısaca üzümün ve şarabın özelliklerinden bahsediyorlar. Biraz tadım konularına ilginiz varsa bizce çok keyifli bir aktivite. Bu arada kendimiz evde içmek için de Çamlıbağ’ın şaraplarını tercih ediyoruz, seviyoruz. Çamlıbağ’ın reklamını yapmıyoruz ama keşke yapsak evde musluğumuzdan şarap aksa asfdgas.
Bozcaada’da Etkinlikler
Caz Festivali
Bu da birkaç yıldır yapılıyor, hatta belki kulağınıza gelmiştir tartışmalar, adayı mahvedecekler diye büyük olay çıkmıştı. Artık gelenekselleşti sayılır. Her sene temmuz ayında 3 gün adada caz var.
Yerel Tatlar Festivali
Ada halkının ellerinden ada lezzetlerini tadabileceğiniz bu festival için tarihleri önceden takip edebilirsiniz. Yemeklerin yanısıra atölyeler, danslar, müzikler vs. vs. de oluyor.
Bağ Bozumu Festivali
Her ne kadar erken bağ bozumu 26 Temmuz’da başlasa da (Ayazma Panayırı’nı hatırlayın) esas bağ bozumu eylül ayı başında oluyor. 3 gün süren bu festivalde de yine müzikli eğlenceli bir ada ile karşılaşacaksınız. Buna ek olarak 26 Temmuz’daki ilk üzüm hasatıyla beraber adanın turistik bir etkinliği olan bağ bozumu turları başlıyor. Sizi traktörün arkasında bağlara götürüp üzüm toplatıyorlar. Biz buna hiç katılmadığımız için bir şey diyemiyoruz.
Salhane Konserleri
Yaz boyunca Salhane’de iyi sanatçıların katılımıyla çeşitli konserler düzenleniyor. Bunların böyle festivalimsi özel bir tarihi yok, gelmeden önce bakabilirsiniz.
Açık Hava Sineması
İnstagramda’da paylaşmıştık, kale içine armut koltuklar atıp açık hava film gösterimleri yapmışlar. İnternetten araştırırız demiştik ama pek de bir şey bulamadık, bu sene mi ortaya çıktı bu etkinlik yoksa hep mi vardı o konuda da bir bilgimiz yok ama bayağı keyifli görünüyor. Bayağı neredeyse her akşam 21.30’da bir film gösterimi olmuş. Tabii sağ olsunlar geç feribotları kaldırdıkları için adada konaklanmazsa bunlara katılmak imkansız.