fbpx

Koronavirüsü Japonya’da yaşayan bir doktor arkadaşımıza sorduk.

*İşbu röportaj, arkadaşımızın şahsi görüşlerini de içermekte olup, sağlığınızla ilgili herhangi bir karar almanız söz konusu olduğunda tek başına danışmanız için hazırlanmış bir içerik değildir. Koronavirüsü ile ilgili ayrıntılı ve resmi bilgi için Sağlık Bakanlığı’nın ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) internet sitesini takip edebilirsiniz.  

 

-Merhaba Ezgi, önce seni tanıtalım. Ezgi kimdir? 🙂 


       Merhaba! Ben tıp fakültesinden mezun oldum. Daha sonra doktora eğitimim için Japonya’ya geldim. Fukuoka kentinde yaşıyorum. Japonya’nın en güneydeki adasındaki bir şehir. Yani Türkiye’nin İzmir’i gibi büyüklükte, nüfus yoğunluğundaki bir şehirdeyim.

-Sen bir süredir Japonya’da yaşıyorsun. Japonya’da Çin’den sonra ilk bulaşan ülkelerden ama enfekte insan sayısı çok artmış değil. Bunu nasıl sağladı Japonya, ne gibi önlemler alındı? Bir de çok fazla test yapılmadığına dair eleştiriler var Japonya hakkında. Japonya’da panik durumu ne durumda?


       Evet, Çin’den sonra ilk Japonya’ya gelmişti. Bunun en çok da şu gemi, Diamond Princess gemisinin etkisi var. Aslında bu Diamond Princess olayında Japonların olayı çok iyi yönetemediğini düşündük biz de, birçok Japon da böyle düşündü. Çünkü iyi bir üniversitenin hocası bu Diamond’a görevli olarak gidiyor. Gittiğinde çalışanların çok iyi maskelenmediği, mesela her temasta eldivenlerini değiştirmediği, çok iyi önlem alınmadığı, çok da sağlıklarına dikkat edilmediğini paylaştı sosyal medyada. Sonra sağlık bakanı “Kardeş niye öyle dedin?” falan diyor, bu da geri çekiyor, “İnsanları korkutmak istemedim, tabii ki de bu çalışanların önemi büyük, onları kötülemek istemedim” diyerek özür diliyor. Ama sonuçta adam bir kere bunları söyledi, Japonya bu virüse bu kadar hazır değildi. Aslında Japonlar, biliyorsunuz çok fazla doğal afet olduğu için böyle şeylere alışkın olduklarıyla övündüler ilk başta. Japonlar hemen her şeye hızlı bir şekilde reaksiyon gösterirler dendi. Ama kendileri de sonradan kabul ettiler, açıklama yaptı
Shinzō Abe (Japonya başbakanı), çok da iyi ve hızlı bir şekilde önlem alıp çok aktif bir şekilde çalışabildiğimizi söyleyemeyeceğim dedi. O yüzden insanlar gemiden çıkıyorlar diyelim, korona enfekte olanlarla olmayanlar arasında çok kısa bir mesafe vardı mesela yürürlerken. Daha sonra pozitif olmadığı bulunan bazı insanlar Japonya’ya girdi ve bir süre sonra ülkesine gittiği zaman orada korona pozitif çıktı. Koronanın kuluçka süresi dediğimiz (virüs vücuda girdikten sonra semptom çıkana kadarki zaman) dönemde Japonya’da bulunan bu adamın Fukuoka’ya virüsü ilk getiren kişi olduğunu düşünüyorlar. Sonuç olarak bu Diamond Princess çok iyi kontrol edilemedi.

       Daha sonra da Japonya’da bir kere zaten bence,  şu Asyalıların Korelilerin maske takma alışkanlığı var ya, bu tamamen benim gözlemim, hani ülkede insanlar mesela Türkler kadar elini yıkıyor diyemem, her tuvalete gittiklerinde sabun kullanmıyorlar genelde. Ya da ülkelerini temiz olarak görüyorlar, çocuklar daha çok yerlerde oynuyor anneleri pek bir şey demiyorlar mesela. O bakımdan aslında çok da fazla hijyen konusunda insanların çok üstün olduğunu düşünmüyorum. Amma velakin, gerçekten sokaklarda çöp yok, ne bileyim atık olarak belki de genel olarak bir temizlik durumu var. O anlamda hijyen bakımından özellikle gelişmemiş ülkelere kıyasla daha iyi olduğunu düşünüyorum.

       Şu da önemli, siz de sormuştunuz zaten. Nasıl bu kadar az pozitif var? Çok test yapılmadığına dair eleştiriler vardı. Bugün, benim de Çinli arkadaşlarım var, onlarla konuşurken şey dediler, Japonya tabii demokratik ülke, Çin değil ya. Çin’de kimse dışarı çıkmasın dendi, kimse çıkmadı. Kapıları kağıtla mühürlemişler, açtığınız zaman kağıt yırtılıyor, anlaşılıyor. Ama bir yandan da Çinli bir adam karantinaya alınmış olmasına rağmen hastaneden kaçıp tekrar yakalanana kadar sokaklarda dolaşmış. Çin ne kadar uğraştı, tabii bayağı bir efor sarf etti, hastane yaptı falan ama bence Japonya’nın bir farkı, burada insanlara bir şey dendiği zaman dinliyorlar. İnsanlara dışarı çıkma dendiği zaman gerçekten çıkmıyorlar (Gülüyor). Kuralları bayağı önemsiyorlar. Böyle bir artısı var Japon kültürünün diyebilirim.

       Test olayı da şöyle, Çinli arkadaşlarım şey dedi, Japonlar demokratik, ben test yaptırmak istemiyorum deyip test yaptırmayabiliyorlar, böyle şey olur mu? O yüzden zaten çok vaka sayısı yok. Bir de sanırım bir hafta öncesine kadar testleri kendin karşılamak zorundaydın, şu an Türkiye’de benim bildiğim devlet testleri ödüyor. Bir hafta önce ücretsiz hale geldi Japonya’da testler. Bir de tabii ki de, özgür bir ülke olarak, bir insan istemiyorsa ona zorla medikal girişimde bulunamazsınız. O yüzden de ben hala pozitif sayısının az olduğunu düşünüyorum. Yanlış bir şey söylemiş olmayayım, az önce bakmıştım, 400 kişi enfekte olup bunların kritik olanları 20 civarı, şu ana kadar ölenler de 19 kişi. Ölen sayısı az Japonya’da. Sağlık sistemi iyi, yetersizlik olmadı, en iyi sağlık hizmetlerini sunarak iyileştiriyorlar insanları diye düşünüyoruz biz arkadaşlarımızla.

       Panik konusuna gelince, gerçekten şu an tuvalet kağıdı yok. Benim de bitecek sanırım isteyeceğim arkadaşlarımdan. Gerçekten tuvalet kağıdı yok. Tüm dünyada böyle insanlar alıyorlar ya, gerçekten Japonlar da yaptı, beni şoka uğrattılar. Ama yüzeyde göstermiyorlar, herkes mesela iş yerinde koronadan söz açılınca konuşuyorlar evet ya kötü ya falan diyorlar ama Çinli arkadaşlarım gibi panik durumunda değiller. Onlar korkuyorlar, çıkmayalım falan diyorlar. Ama bence herkeste bir panik durumu var.

-Koronavirüsü Türkiye’ye geldi. Haliyle insanlarda haklı bir endişe var. Yapılması gereken en önemli şeyin önlem almak olduğunu okuyoruz her yerden. Bize bu önlemlerden biraz bahsedebilir misin. Ne yapmalı, ne yapmamalıyız?


       Genel olarak, maske zaten korumuyor. N95 olmadığı sürece, her yerden kapatıp hava almayacak şekilde olmadığı sürece korumuyor. Elimizi yıkayacağız. Kalabalık yerlere gitmemek çok önemli. Japonlar bunu hemen yaptılar. Çin’deki gibi polis kontrolüne gerek kalmadan, insanlara çocuklarınız için yaşlılar için çıkmayın dendi. Gerçekten de insanlar hiç çıkmıyorlar, alışveriş merkezleri gerçekten boş, insanlar olabildiğince bisiklete binmeye, trenleri kullanmamaya çalışıyorlar, gibi gibi.

-Gelelim maske ve hijyen ürünleri konusuna. Hangi durumlarda maske kullanmalıyız? Ne tip maske tercih etmeliyiz? Biz yanımızda elimizi yıkayamayacağımız durumlar için antiseptik sprey taşıyoruz, doğru mudur? Sirke, kelle paça çorbası, rakı içmek gibi öneriler bizi virüsten korur mu? Peki ya tuzlu suyla lavaj yapmak? Bu konuda başka bir önerin var mı?


       Geçen bir tane yazı vardı. Antiseptiğin öldürdüğü patojenler arasında korona da var. O yüzden elinizi yıkayamıyorsanız antiseptik iyi bir şey. Bu tüm şeyler için geçerli, ağır bir influenza geçirince ya da çok ağır bir grip atlatınca bir kelle paça içmek iyi geliyorsa (gülüyor) tamamen immün sistemi yukarı tutmakta olay. Özellike hastaysanız, zaten bir vurgun yemişsiniz, korunma bariyerinizi yırtmış bir şey var. Bir de korona riski bulunan ortama girerseniz çok riskli duruma geliyorsunuz. Nasıl normalde bir sürü patojen var ama derin senin en büyük bariyerini ellediğin her şey seni hemen hasta etmiyor. Elin kesilince, iğne batarsa mesela hasta oluyorsun. Birçok virüsü bakteriyi her gün soluyorsun, hasta olmuyorsun. Bu yüzden bence rakı içmek (ehehe), sirke, kelle paça falan işe yarayabilir immün sistem açısından. Ama işte gençler için. Yaşlıların zaten immün sistemi zayıfladığı için onlar çok daha risk altındalar. O yüzden annelerimize dedelerimize söyleyeceğiz dışarı çıkmayın diye. 

-Malumun oradan virüs, bakteri, mikrop kapma korkusuyla insanlar hastaneye gitmeyi çok istemiyor. Hangi belirtileri görürsek kesinlikle doktora gitmeliyiz? 


       Bence ateş kesinlikle. Geçen bir makalede korona kesinlikle ateş yapar diye okudum. Mesela boğazınız ağrıyor, kırgın hissediyorsunuz, bunlar tabii ki de bir şey olabilir, herkes aynı semptomu gösterecek diye bir şey yok. Ama ateşsiz korona olmadığını, şu ana kadar ateşsiz bir korona pozitifin olmadığını söylediler. O yüzden ateşiniz yüksekse bence gitmelisiniz. Yani bir gün bile olsa bence, çünkü test zaten kendin ödesen bile 300 TL, zaten devlet karşılıyor. Şu anda riskli bir yer, tanıdığınız biri, eğer bir de yaşı büyükse, 39 derece ateşi var mesela, hemen gitmeli doktora. Çünkü şu an dünyada her yerde korona var, havada asılı partiküller, ben biraz şans meselesi diye düşünüyorum. O yüzden ben hastanenin sokakla aynı riskte olduğunu düşünüyorum, tabii ki insanların bir arada toplandığı yerlerde risk artıyor ama yine de gidilmeli.

-Koronavirüsünü kaptığımızı farzedelim. “Eyvah kesin öldük.” diyip endişelenmek ne kadar doğru? Hasta olduğumuzu farkettiğimizde neler yapmalıyız? Koronavirüs kapan bir insanın hastaneye gitmesi şart mı, yoksa bir tedavisi olmadığı için evde kendimizi izole edip istirahat edip bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye çalışmak da bir seçenek mi?


       Şöyle, senin burnuna yerleşse bile bu virüs, ağzının içine girse de, bölünme şeyi var. HIV üzerinden örnek vereceğim, en çok bilinen virüs çünkü. HIV aldın diyelim hemen seni AIDS yapmıyor, immün sisteminde sıkıntı yaratmıyor. Çoğalması lazım önce, o yüzden hemen napıyorlar, viral bölünme kat sayısına bakıyorlar kanda. Onun gibi koronayı aldın hemen öleceksin diye bir şey yok. Zaten her gün birsürü çocuk pnömani oluyor, ama bir şey olmuyor. Korona olduğunda semptomatik tedavi yapılıyor. Ateş çıksa düşürmeye çalışıyorlar, immün yükseltici ilaçlar kullanılıyor, koronayla direkt savaşan bir ilaç olmadığı için. Ama birsürü iyileşen insan var. Koronanın mesela SARS ile karşılaştırıldığı zaman daha düşük bir ölüm oranı olduğu söyleniyor. Ama koronanın da bir onun kadar tehlikeli olduğunu söylüyorlar. Patojeni önleyen ilaç olmadığı için şu an korkulan bir hastalık.

       Virüsten korkulmasının bir nedeni de virüs bir canlıya yerleştiğinde DNA dizilimini değiştirebiliyor. Korona şu anki korona olana kadar uzun zaman geçmiş, konaktan konağa geçerek. Şu anki DNA dizilimi bizim için yeni. 

       Evde istirahat konusuna gelecek olursak, evet bu bir seçenek. Gerçekten bunu yapabiliyorsan başka insanları riske atmamış olursun. Tabii kötüye de gitme olasılığı var. Ama bu tamamen senin vücusun, senin immün sistemin, şans yani. Bence o yüzden hastaneye gidip profesyonel destek almak daha iyi. 

-Güncel ölüm oranları nelerdir? Hangi yaş grupları daha çok tehlikede?


       Genelde 60 yaş üstünü çok etkiliyor. Şu ana kadar bebek çocuk ölümü olmamış. Sadece İran’da 20 yaşlarında bir genç kız ölmüş ama sanırım altta yatan kronik bir hastalığı varmış. Yani immün sistem dediğimiz, vücudun virüslerle ve bakterilerle savaşan hücre sisteminde bir bozukluk, hastalık olmayan her insan koronayla da savaşabiliyor. Genelde gençse, immün sistemi aktifse enfeksiyon zatürreye kadar gitmiyor. Korona zaten zatürreyle öldürüyor. Ama yaşlı nüfusun çok olduğu Japonya gibi bir ülkede panik yaratabilirdi, ama şu anda öyle bir durum yok.

-Virüsün sıcaklığın artmasıyla birlikte etkisini azaltacağına dair bir bulgu var mı, yoksa aşısı bulunana kadar dünyada hüküm sürmeye devam mı edecek?

       Evet SARS’ın etkisi sıcaklık etkisiyle nasıl azaldıysa Koronavirüsünün de etkisi azalacak deniyor. Influenza gibi yazın da kapılabilir tabii ama havalar sıcakken konağa tutunma ihtimali azalıyor. Bu yüzden havalar ısındıkça etkisinin azalacağını düşünüyorum. 

-Aşı çalışmaları ortalama ne kadar sürer?

       Bir aşıyı yaratmak eskiden 2 yıl civarı sürüyormuş insan üzerinde denemesi falan filan derken 4 yıla kadar uzayabiliyormuş. Şu an ise CRISPR metoduyla DNA’nın istediğin yerlerini kesip ne değişim olduğunu görebiliyoruz. Şu an Çinli bilim insanları Koronavirüsünün dizilimini dünyaya verdikleri için bu CRISPR denen makine ile (gerçekten de makine) bu dizilimden istediğin yeri alıp inceleme şansı bulabiliyorlar. Bu makine sayesinde 9 ayda aşının bulunacağı ve insanda deneme aşamasına geçileceği söyleniyor. 

-(Uzun süreceğini varsayarak) Zaten o çalışmalar bitene kadar çoğumuza bulaşmış olmayacak mı, aşının ne anlamı kalıyor o zaman? 

      Bu virüsün tamamen şekil değiştirmesi yıllar sürecek ve o yıllar sürene kadar bu haliyle insanları enfekte etmeye, öldürmeye devam edecek. Belki şimdiki gibi çok büyük kitleleri etkilemeyecek ama yine de bu vakaları engellemek için aşı olmak gerekiyor. Aynı SARS’ta olduğu gibi tamam ilk zamanki etkisini yitirdi ama hala insanları öldürmeye devam ediyor. Bu virüs de öyle olacak o yüzden aşı gerekiyor. 

-Bu virüsün insanlığın sonu olacağına dair yükselen bir panik havası oldu. Milyonlarca ölümün olacağı konuşuluyor. Senin bu konudaki tahmin ve düşüncelerin neler? 

       Zaten havalar ısınmaya başladığı için ölüm oranlarının milyona ulaşmayacağına dair tahminler var. Havalar ısındığı için yaygınlaşması azalacak ve sonra da aşı çalışmaları tamamlanmış olacağı için milyonlarca ölüm olacağını düşünmüyorum, ki uzmanlar da öyle söylüyor genelde. 

-Peki röportajımızı bitirmeden önce senin bu konuda insanlara söylemek istediğin şeyler var mı? 

     Bence insanlar ciddiye alsın bu salgını. Biz millet olarak böyle şeylerle dalga geçmeyi çok severiz ama gerçekten insanlar ölüyor ve ciddi bir salgın bu. Türkler için pazara, markete, dışarı çıkmayın demek çok zor yani ben de teyzeme desem çok dinlemez mesela ama Japonların en büyük farkı bu. Çıkmayın deyince çıkmıyorlar,  çok önlem alıyorlar, dikkat ediyorlar. O yüzden gerçekten insanların korkması ve ciddiye alması gerekiyor bunu. Ama tabii bunu derken panik yapsınlar anlamında demiyorum. Arasını tutturmak ve önlem almak gerekiyor. 

-Çok teşekkür ederiz bize zaman ayırdığın için. Umarız ki şu felaketi en az zararla atlatabiliriz. Herkese sağlıklı günler diliyoruz. 🙂 

     Ben çok teşekkür ederim ehehe beni buna layık gördüğünüz için. Umarım ki bi işe yarar söylediklerim. Herkes kendine çok iyi baksın. 

 

Buraya Dünya Sağlık Örgütü’nün ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nın Koronavirüs ile ilgili sayfalarını da bırakıyoruz. Sonuncusu da bizim virüs istatistiklerini ve haberlerini takip ettiğimiz bir sayfa. Hepinize sağlıklı günler diliyoruz!

https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019

https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/covid19

https://www.worldometers.info/coronavirus/

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir